Domatesler de Toprak Olur

Seçme şansımız olmayan tek ve en önemli karar sonucu dünyaya geliyoruz. Dikkatli olmazsak bir sahnenin içinde yaşar gibi rolümüzü canlandırıp gidiyoruz. Oldukça edilgen ve varlık algısı zedelenmiş rüyamsı aktörler olarak… Şu bir gerçek ki herkes hayatı, kendi içine doğduğu şartlar üzerinden öğreniyor. Bu yüzden kişinin verebileceği en doğal reaksiyonun buna uyum sağlamak olması şaşırtıcı değil. Fakat bize sunulanın ötesinde ne olduğumuzu ve ne istediğimizi araştırmamak büyük bir kayıp. Hem kendimiz hem de içinde bulunduğumuz bütün sistemler için.

Anneannemle köydeki bahçesinde oturuyoruz. Bu sene dolu vuran şeftali ve kayısı ağaçları meyve veremeyecek. Bu onu üzüyor, sanırım ağaçları da üzdüğünü düşünüyor. Kendisi de son bir senedir ciddi sağlık sorunları yaşadı. Dönüştüğünü görüyorum. Koca bir ömür yaşadıktan sonra insanın hala değişebiliyor olması nefes kesici.

Kafasını çeviriyor domateslerin olduğu tarafa doğru. Henüz hepsi yeşil. Derken birinin kızarmış olduğunu fark ediyorum. Üzgün bakışları keyifle bölünüyor. Mükemmel kıpkırmızı bir domates. Suyun ve güneşin yardımıyla yapabileceği en iyi işi yapmış. Kesiyoruz. Bir yarısında dışardan belli olmayan bir çürük var. Toprağa geri gönderiyoruz o kısmı. Bazen öyle olur diyor anneannem. Keyfi sürüyor, bakışlarında bir dinginlik var. Bahçenin olduğu bu toprak diyor benden önce de vardı, ben onunla koca bir hayat geçirdim ve sonra ben gidince o yine burada olmaya devam edecek. Doğada, ölüm; hayat çemberinin bir parçası. Bunun ona huzur verdiğini görebiliyorum.

Bu duyguya gelebilen insanları ilham verici buluyorum. Bu yazı onlardan birine yazıldı aslında. Ressam Kemal Çelik anısına…

Ankara’da üniversite okurken tanıştığım Kemal Amca ileri yaşına rağmen her gün Pirinç Han’ın en üst katındaki atölyesine gelir; bütün gün çalışır, üretir ve misafirlerini ağırlardı. Aynı zamanda arkeolog olan Kemal Amca ömrü boyunca birçok ören yerini gezmiş buraların resimlerini yapmış. “Bazen paran olur bazen olmaz, hayat bununla ilgili değil.” derdi.

Yıllar önce riskli bir ameliyata girerken sakinliği doktorunu şaşırtıyor. Kendisi de şaşılacak bir şey olmadığını söylüyor. Değişen, dönüşen, bol bol üreten, dolu dolu bir hayat geçirdim. Sevdim, sevildim şimdi vakti geldiyse gidebilirim diyor. Ameliyat başarılı geçiyor. Sonraki yılları da aynı üretkenlikle, merakla, keşifle ve paylaşarak geçiriyor Kemal Amca.

Hayatın mükemmellikten çok uzak bir şey olduğunu ancak kendine karşı cesur ve dürüst olup keşfetmenin, üretmenin ve çabalamanın hayatı yaşanmış kıldığını gösterdiğin için çok teşekkürler.

17.07.23

Asya

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir